Posted in Uncategorized on Mart 26, 2007|
3 Comments »
Dizi gibi olacak bu gidişle. Arada bir de “Reklamlardan sonra devam edicez efendim. Sakın ayrılmayınız bizden” mi desek. Ya da Münib Engin Noyan gibi “Şimdi bir ekmek aramız var efendim” deyip standardın dışına mı çıksak? Ama o da taklitçilik mi oluyor sanki? Hmm..
Yok kalsın. Özgün bir blog olsun bu. Çok güzel ya da çok iyi olması gerekmiyor, özgün olması önemli. Kimdi.. Victor Hugo muydu? Neyse, bir zat-ı natık “İyi olmak kolaydır, önemli olan adil olmaktır” demiş. O geldi şimdi aklıma. Sonra (bu sözün ise Hugoya ait olduğundan eminim) “Kadınlar zayıfıtr, anneler güçlüdür” demiş. Ja, dieser Spruch hat schon was, muss ich zugeben.
Sonra bugün alman bir öğretmen ile kadın hakkında konuştuk, onu da anlatim bari. Kadınlar niçin örtünür sorusundan yola çıktık. Hıristiyanlıkta da örtü var aslında, bir çoğu bunu bilmez ama, dedi. Evet biliyorum, dedim, çünkü kadının çekiciliği her dinde kabul edilmiştir. Bu yüzden (Kalvinistlerdemiydi?) eskiden hıristiyan kadınların saçlarını topuz yapmaları da mecburi idi (Ortaokulda tarih dersinden aklımda kalan bi bu var bi de merkantilizm var.) dedim. Evet, dedi, bunun direkt Havva ile ilgili olduğunu düşünüyorum ben. Sizce de öyle değil mi.. Yani kadının yaratılışında bir şeyy yön vardır.. şeyy.. dedi. O şeyy in yerini dolduramadı. Ne demek istediğini anladım. Yoo hayır, dedim, İslamda kadına o gözle bakılmıyor. Kadın, İslam felsefesine göre değerlidir. Hani değerli bir eşyanız olur ya, onu saklarsınız, herkesten sakınırsınız. Kadın da öyledir. Bu yüzden örtünmesi emredilmiştir. Ben bu açıdan bakıyorum. Anlayışlı bir beydi. Belli ki öğrenmek için gelmişti, önyargılarını tasdikletmek için değil. Uzunboyluydu. Bağlantıyı oradan kurucam şimdi: Otobüste Leyla ile karşılaştım. Babası suriyeli annesi alman olan, ortaokulda aynı sınıfta olduğumuz. Kısa boylu olduğu için takılırdı herkes ona. Şimdi ise hay maaşallah. Evet, noldum dememeli. Katılıyorum.
Sonra kendisine bir zamanlar “Sen müslüman mısın?” sorusunu yönelttiğimde “Suriyedeki akrabalarımıza göre müslümanım” şeklinde verdiği cevap geldi aklıma.
Kardeşim latince çalışıyor. Çalış çalış. Sezar ve Cicero seni bir gün öyle bir terkederler ki, anlamazsın bile. Havanı veni vidi vici ile atarsın, daha da atamazsın. Neyse.
Bir de eski romalıların inancına göre die Unterwelt varmış ya. “Yer altı dünyası”. Ama burası mafya babalarına has bir yer değilmiş. Öldükten sonra her insan ruhunun gittiği yermiş. Cennet cehennem sentezi bir mekan diyebiliriz. Bu arada eski romalılara göre ölülerin gömülmesi çok ama çok önemliymiş. Defnedilmeyen “merhum” merhum olamıyormuş. Nasıl oluyor bu iş, şöyle oluyor. Gömülmediği için ne o yer altı dünyasına göçedebiliyormuş, ne de yeryüzünde kalabiliyormuş. Arafta kalıp acı çekermiş bu yüzden. Hmm.. saçma da olsa fena fikir değil aslında, en azından gelecek nesillerin ahlaki açıdan düzgün yetiştirilmeleri için çok önemli bir sebep teşkil etmiştir kesin. “Hanım hanım, bizim çocukları iyi yetiştirelim de biz gömsünler.” Böyle dermiş babalar belki de. Bunu niye daha önce düşünemedim ben? Heureka buldum!! diye bağırasım geldi şimdi. Yok bağırmim. Gidip yatim.
Şimdi de bir uyku aramız var efendim. (İşte budur!)
Read Full Post »
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.