Bugün Wal Mart’a gittim. Duymayan var ise, izah edeyim.. Wal Mart, bir amerikan süpermarketler zincirinin adı.. Oraya her ayak basışımda gözümün önünde aynı sahneler canlanıyor.. Ebu Gurayb cezaevi.. Iraklı mahkumlar.. Onurları kırılan.. Hayalarına dil uzatılan.. İffetleri yok edilmek istenilen.. Aşağılanmaya çalışılan..
Üzerinden zaman geçti…
Ben Lynndie England ve diğer insan kılıklı kalpsiz yaratıkların yaptığı o affedilmesi imkansız olan olayları unuttum belki.. Zamanında televizyonlardan izlediğim.. Gazetelerden okuduğum.. Gururuma dokunmuştu, evet.. Ve dehşete düşmüştüm, insan nasıl bu kadar acımasız olabilirdi, bunu nasıl yapabilirdi? İmanları yoktu belki, tamam, ama kalpleri de mi yoktu?..
Üzerinden zaman geçti…
Televizyonlar artık başka haberler sundu.. Gazeteler farklı manşetler attı..
Unutuldu.. Unuttuk.. Başlarına torba geçirilen, üstleri soyulan, üzerlerine köpeklerin salındığı, onurları kırılan Iraklı erkekleri..
Unutuldu.. Unuttuk.. Amerikan conilerinin tecavüzlerine uğrayan namuslu Iraklı kızları.. Gelin bizi ve karnımızdaki bebekleri öldürün diye haykıran…
Unutuldu.. Unuttuk.. Kızlarına bir zamanlar yüreklerindeki umutla ve heyecanla çeyiz hazırlayan anneleri.. O kızlar ki, temiz hayalleri bir günden diğerine yerle bir olan..
Ve daha nice unutulması esasında imkansız şeyi unuttuk belki de..
Biz unuttuk..
Uzağız ya.. Yılan bize dokunmadı ya.. Biz emniyetteyiz ya..
Oysa..
Oysa..
Kırıldı umutlar, hunharca.. Alındı gelecekler, acımasızca.. Irzlara geçildi, zalimce..
Ve ben.. Bu olayın neresindeyim? Sadece Wal Mart’a adımımı atınca hatırlayabiliyorum.. Kalbimle buğzedebiliyorum.. Bu kadar.. Bu kadar..
Niçin özellikle Wal Mart’ın bana Ebu Gurayb’ı hatırlattığı merak edilebilir..
O zamanlar, televizyonlar bu vahşeti daha yayınlıyor iken, bir haber izlemiştim.. Lynndie England ile ilgili.. Ve haberde şöyle deniliyordu:
“Oysa Lynndie England’in fotoğrafı, kasabasının Wal Mart’ında “Ayın vatandaşı” yazan tabelanın altında asılıydı…”
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.